GİRİŞ
Merhaba arkadaşlar. Herkesin bildiği üzere nişanlılık evlilik öncesi eş adaylarının birbirlerini daha iyi tanımaları için kurulan birlikteliktir. Fakat her nişanlanma da evlilik ile sonuçlanamaz. Peki, nişanın bozulması durumunda tarafların hukuken sahip olduğu haklar var mıdır? Bunlar nelerdir? Tüm bu sorular ve daha fazlasına videomuzda cevap bulacaksınız.
Nişanlanmanın evlilik ile sonuçlanmaması pek tatbikî mümkündür. Bu bağlamda tarafların karşılıklı olarak anlaşarak nişanı sona erdirmeleri halinde her hangi sorun zaten yoktur.
Fakat, taraflardan biri haklı bir sebep yokken nişanı bozarsa, diğer tarafa karşı bazı sorumlulukları olacaktır. Bu bağlamda maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı doğacak ve hediyelerin karşılıklı olarak iadesi gündeme gelecektir. Şimdi sırasıyla bunlar üzerinde konuşalım.
İLK OLARAK NİŞANIN BOZULMASI SEBEBİYLE MADDİ TAZMİNAT DAVASI ÜZERİNDE DURALIM
Kanuna göre ‘nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu takdirde; diğer tarafın evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakarlıklar karşılığında diğer tarafa uygun bir miktar maddi tazminat ödemek durumunda kalır. Tanımdan da anlaşıldığı üzere bir tarafın kusurlu olması ve bu kusurlu davranış sebebiyle diğer tarafın da bir zarara uğramış olması gerekmektedir. Şimdi bunları biraz daha açalım.
Önce kusur durumundan bahsedelim.
Bunun için öncelikle bir tarafın nişanı sonlandırmış olması gerekmektedir. Yoksa Tarafların karşılıklı anlaşarak nişanı sona erdirmeleri halinde herhangi bir tazminat hakkından söz edilemeyecektir.
Bununla beraber nişanı sonlandıran tarafın haklı bir sebebi olmamalıdır. Eğer haklı bir sebebe dayalı olarak nişanı sonlandırıyorsa bu durumda tazminat ödeme yükümlülüğü yoktur. Burada neler haklı sebep olabilir onun da üzerinde duralım. Kanunda nelerin haklı sebep olacağı tek tek yazılmamıştır. Ama uygulamada haklı neden olarak kabul edilen olaylardan bahsedelim.
Mesela Nişanlının diğerine kaba kuvvet uygulaması veya hakaret etmesi durumu haklı sebep olarak görülmektedir. Yine nişanlının yüz kızartıcı bir suç işlemiş olması hali, diğer taraf için nişanı sonlandırma haklı bir sebeptir.
Başka bir örnek veriyim, nişanlanma gerçekleşti ve uzunca bir zaman geçmesine rağmen evliliğe yanaşılmaması da, diğer taraf için nişanı sonlandırmakta haklı sebeptir. Buradaki uzunca zaman her olayın özelliğine göre yani biraz da örf ve adete göre belirlenecektir.
Farklı bir örnek veriyim. Nişanlılardan birisinin cinsel hastalığının olduğunun anlaşılması hali yine diğer taraf için haklı bir sebeptir.
Yargıtay bir kararında “Daha önceki evliliğini ve bu evlilikten olan çocuğunun gizlemesi halini” diğer tarf için haklı sebep kabul etmiştir.
Bu bahsetmiş olduklarım sadece birer örnektir, yoksa bunları sınırlandırmak mümkün değildir. Hakim her olayın özelliğine göre, nişan bozmanın haklı sebebine dayanıp dayanmadığı araştıracaktır.
Kusurdan bahsettikten sonra Şimdi de maddi zarar ne olabilir. Biraz bunun üzerinde duralım.
Bunun için en güzel örnek herhalde taraflardan birinin düğün salonu için depozito verilmiş ve geri alınamıyorsa bu giderin tamamının istenmesi mümkündür. Diyebiliriz.
Kanunumuza göre maddi tazminat davası açma hakkını yalnızca nişanı atılan kişiye değil onun anne ve babasına da tanınmıştır. Dava açmaya hakkı olan kişinin anne ve babası da nişan masraflarını talep edebileceklerdir.
NİŞANIN BOZULMASI SEBEBİYLE MANEVİ TAZMİNAT HAKKINDAN BAHSEDELİM.
Kanunumuzda haksız olarak nişan atılan kişinin maddi tazminata ilaveten manevi tazminat talebinde de bulunabileceği belirtilmiştir. Buradaki en önemli şart, nişanı bozan kişinin haklı bir sebep olmaksızın bunu gerçekleştirmiş olması ve karşı tarafın bu nedenle kişilik haklarının ciddi anlamda ihlal edilmiş olmasıdır. Burada kişilik haklarının ihlali kavramı üzerinde durmak istiyorum. Terk edilen tarafın nişanın bozulması sebebiyle sadece üzüntü duyması manevi tazminat talep etmek için yeterli değildir. Çünkü zaten normal şartlarda üzülmesi doğaldır. Manevi tazminat talep edebilmek için burada fahiş bir zarar doğmuş ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir.
Konunun daha iyi anlaşılması açısından bir örnek vermek istiyorum. Nişandan sonra taraflardan birinin çok aşırı kilo aldığını, diğer tarafın bu konudaki uyarılarına rağmen sonucun değişmediği ve diğer tarafın bu sebeple nişanı attığını farz edelim. Bu sebeple de kilo almış taraf çok üzülmüş ve depresyona girmiş olsun. Acaba, nişanın atılma sebebiyle diğer taraftan manevi tazminat talebinde bulunabilir mi? Buna olumlu cevap veremeyiz. Burada manevi tazminat talep etmek için yeterli neden yoktur.
Ama örneği biraz değiştiriyorum ki, bu somut olarak yaşanmış ve Yargıtay kararına da konu olmuş bir örnekten bahsedeceğim. kilo alan tarafın nişan öncesi alışverişinde diğer tarafın ailesinin fiziki görünüşü ile ilgili duyduğu rahatsızlığı dile getirmesi, bununla da kalmayıp nişan öncesi basenlerin kontrol edilmek istenmesi ve sonrasında da nişanın bozulması durumunda artık manevi tazminat talebinde bulunulabileceğinden bahsedebiliriz. Zira burada kişilik haklarına karşı ağır bir ihlal bulunmakta ve o kişi küçük düşürülmektedir.
Az önce maddi tazminatı kişi ile beraber anne ve babasının da talep edebileceğini söylemiştik. Aynı şey manevi tazminat için geçerli değildir. Manevi tazminat talebinde sadece kişinin kendisine bulunabilecektir.
NİŞANIN BOZULMASI SEBEBİYLE HEDİYELERİN GERİ VERİLMESİ
Kanunumuzda nişanın bozulmasına bağlanan başka bir hukuki sonuç da hediyelerin iadesidir. Buna göre, nişanlılığın evlenme gerçekleşmeden sona ermesi halinde, nişanlıların birbirlerine veya anne ve babanın ya da başkaca yakınlarının, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.
Burada maddi ve manevi tazminattan farklı olarak, nişanın ne şekilde bozulduğu, kimin tarafından bozulduğu, haklı veya haksız bir sebeple bozulup bozulmadığının bir önemi yoktur. Nişan her ne sebeple sona ererse ersin, nişanlılar ister kusurlu olsun, isterse kusursuz olsun buna bakılmaksızın nişan hediyelerinin geri verilmesi davası açılabilmektedir.
Nişan hediyelerinin geri verilmesi davasının konusu alışılmışın dışındaki nişan hediyeleridir. Kanun koyucu alışılmış – alışılmışın dışındaki nişan hediyesi ayrımını yapmış alışılmış nişan hediyelerinin istenemeyeceğini, alışılmışın dışındaki nişan hediyelerinin istenebileceğini kabul etmiştir. Uygulamada alışılmış – alışılmışın dışındaki nişan hediyesi ayrımı için nişan hediyelerinin gelenek ve göreneklere göre verilip verilmediğine ve günün ekonomik koşullarına, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre değerinin fahiş olup olmadığına bakmak gerekmektedir.
Nişan hediyelerinin geri verilmesi davasını hediyeyi veren nişanlı diğer nişanlı aleyhine açabilir. Yine hediyeyi vermiş olan ana baba veya ana baba gibi hareket edenler de diğer nişanlı aleyhine nişan hediyelerinin geri verilmesi davası açabilir. Nişanlının ana babası aleyhine dava açılamaz.
Kural olarak nişan hediyelerinin aynen iade edilmesi gerekir. Ancak hediyeler satılmış veya bir şekilde karşılığında bir gelir elde edilmişse onun ödettirilmesi sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebilir.
Nişan hediyelerinin ekonomik değeri olmayanların iadesi istenemez. Nişanlının sunduğu tatil hediyesinin karşılığı para olarak istenemez. Yine yedirilen yemeğin gidilen sinema biletinin parası istenemez. Yine her türlü takı ve mücevherler, taşınır ve taşınmazlar geri istenebilir.
Nişanlanma sebebiyle açılacak davaların ki yukarıda bahsettik bunların neler olduğundan tekrar sayalım maddi ve manevi tazminat ile hediyelerin iadesine yönelik davanın nişanın bozulduğu tarihten itibaren bir yıl içinde açılması gerekir. Aksi halde dava hakkı zaman aşımına uğrar